23.12.2008

Novell SuSE Logolari





Bugun bloguma yazi yazarken SuSE logosu koymak istedim.
Novell'in sitesine gittim. Logolari arayayim dedim. -sagdan soldan kopyalamak istemedim dogrusu, logolar icin bir sayfa yapmislardir diye dusunmustum-
Bir baktim : BIR SURU RESIM.
Heryer logo ve resim, rengarenk, cesit cesit, bol bol...

Dedim ki "Bunu da yazayim bloga da tam olsun dedim." Mutlaka girin gezin, wallpaper ve logo indirin.

SuSE de Network interface isimlendirmesi

Yasadigimiz sorun : ifconfig dedigimizde aktif network interfaceimizin adi eth2 diye geliyor
  • Yapmak istedigimiz : eth2 nin adini eth0 diye degistirmek
  • Sorun : Redhat tabanli isletim sistemlerinde /etc/sysconfig/network-scripts/ directory'si altinda ifcfg-eth0, ifcfg-eth1 vs seklinde yazilan konfigurasyon dosyalarinin hem yonetimi kolay, hem de isim degistirmesi cok basitti. Dosyanin adini degistirirdik ve sorunu cozerdik. Oysa SuSE de durum biraz daha farkli,SuSE /etc/sysconfig/network klasoru altinda tuttugu konfigurasyon dosyalarini ifcfg-eth{MACADRESI} seklinde tutuyor. Bu da komut satirindan isim degistirmemizi cok zorlastiriyor.
  • Cozum:

# vi /etc/iftab
Dosyayi actiktan sonra icine sunu yaziyoruz (Dosya normalde yok, biz olusturuyoruz.)
Dosyaya asagidaki bicimde veri giriyoruz.
YENI_ISIM TANIMLAMA TANIM
yani:
eth0 mac {MACADRESI}

Bunu yaptiktan sonra ifrename komutunu calistiriyoruz
# ifrename
Komutu calistirdigimizda interfacein aktif oldugunu ve bu yuzden isimlendirmenin aktif olamayacagini soyluyor sistem bize.
Bunun uzerine ise :
# rcnetwork stop && ifrename ; rcnetwork start
yaziyoruz. Boylece isim degistirmemizin aktiflestigini goruyoruz.

Makinayi reboot ettigimizde yaptigimiz degisikliklerin kayboldugunu goruyoruz. Degisikliklerin baki kalabilmesi icin ise yapilacak is su:
# vi /etc/init.d/boot.local
dosyanin sonuna:
rcnetwork stop && ifrename ; rcnetwork start satirinin eklenmesi.

Kaynak: http://www.idcnews.net/html/edu/network/20080101/284286.html

18.12.2008

Sun Blackbox - Modular Datacenter

Sun Microsystems sirketinin Blackbox isminde bir urunu oldugunu biliyorum yillardir.
Blackbox tamamen tasinabilir, yerden, sogutmadan, cevresel faktorlerden, tozdan ve gurultuden arindirilmis tertemiz bir Datacenter sunuyor bize.
Yani aslinda soyle dusunmek lazim;
Bir dogal afet aninda, ya da buyuk capli bir sirketin yeni yerleskeye tasinmasi ya da yeni bir yer satin almasi durumunda; tum sistemlerini beklemeden kurup gorutebilecegi bir kontaynir sistemi bu aslinda. Ozellikle buyuk sirketler , ordu ve diger devlet kuruluslarinda SSGM kullanilmasi olasi-gereken bir sistem bu
Sirket calisanlarinin gecen seneki bir videosunda Sismik arastirma laboratuarlarinda urunun testini yaptiklarini gormustum. Cok etkilendim.
Adamlar herbiri 8 cekirdekli en az birer islemci iceren 252 sunucuyu 6.7 Magnitute ile salliyorlar. Sonra da depremin yaptigi yikima bakip "Hmm, suralari buralari da duzeltelim bak buralar fena olmus" diyorlar.

Izlemek isteyenlere sunulur:

tapir , tapir


Gunlerdir aklimda ayni soru donup duruyordu.
Hani Apocalypto diye bir filmi vardi Mel Gibson'in.
Iste orda en basinda -domuz gibi- bir hayvani kovaliyorlardi. Bu hayvanin domuzdan baska -cok da guzel- bir adi vardi. Gunlerdir aklimda, donup duruyorum.
Sinan'a sordum en sonunda da rahatladim valla. Aslanim Sinan buyuk dertten kurtardin beni cidden.

Tapirin resmini de koyayim ki , kimse madur olmasin :)

3.12.2008

Linux'ta / Solaris'te Hani runleveldayiz

Solaris ve ozellikle Linux sistemlerde calistigimiz runleveli gormek icin calistirmamiz gereken komut :

"" who -r "" dir

1.12.2008

tehlikenin farkinda misiniz?

Hacettepe'de calisirken 1-2 defa kahvalti yaparken City Center'da bir reklama denk gelmistim. Cumhuriye gazetesinin "Tehlikenin farkinda misiniz?" reklamlari. Sonra gazetede de cikmaya basladi.
Cok sevdim, bir sure lidya uzerindeki web sayfamda da kullandim.
Az once lidyanin ustunden aldim,burda sergilemek icin.

Tehlikenin farkindaydik ve uyardik. Ama kimse farketmedi,
Simdi tekrar soruyorum:

30.11.2008

Kan Bagisi

Gecen sene Istanbulad Murat Seyfi'de kalirken, ev arkadasi Esma'dan kan grubumu ogrenmemizi ve eger sorun olmazsa kan degerlerime bakmamizi rica etmistim. Cunku Esma biyologtu ve bir tahlil merkezinde calisiyordu.

Tahlil sonucunda kan grubumu gorendim (0+) ve kanimda hemoglobin fazlam oldugunu da Esma soyledi bana. ve ekledi "Duzenli kan bagisinda bulunman gerek, Ugur".

Uzun sure -ha bugun ha yarin derken-, kan bagislama isi yatti. Ta ki babamin ameliyatina kadar.
Babam icin 1 unite kani 9 Eylul Hastanesinde 11 Agustos 2008 gunu verdim. Sonra da her 3 ayda bir vermeye karar verdim.

Gecen hafta gec kaldigim icin yetisememistim ancak, bu hafta gittim ve kan verdim. Izmit Kizilay kan merkezine gidip kan bagisinda bulundum. Sorunsuzca kanimi verdim geldim. Cok da hizli oldu bu sefer.

Buradan tum arkadaslarimi kan bagislamaya cagiriyorum.
1.000.000 iyi insan ariyorlar. O kadar adam tanimiyorum ama, hepiniz ayri ayri iyisiniz.
Haydi siz de kan verin

28.11.2008

SMT Client ayarlari


Yillardir SuSE kullaniyorum. Hatta Novell SuSE yi almadan once de SuSE kullaniyordum. Ancak ozellikle Hacettepe'de ve Ford Otosan'da neredeyse sadece SuSE kullanmaya basladim.

Ozellikle de SLES.

Yakin zamanlarda SLED uzerinde Evolutioni MS Exchange ile konusturmayi basarinca, Windows masauzerimi -umarim- bir daha geri donmemek uzere biraktim ve tamamen SLED'e gectim.
Zaten sunucularimizda da SLED kullaniyoruz.

Uzun zamandir arastirdigim YUm-YUP derken en sonunda Novell'in yeni cozumu olarak cikan SMT'yi kurma ve kullanma firsati buldum.

Blogumda Evolution-Exchange ve SMT Server-Client konfigurasyon ve calistirilmasi konusunda detayli Postlar yazacagim.

Ancak simdilik (zaman azligindan) sadece SMT nin Client ayarini anlatacagim.Zaten cok basit.

root olarak :
1. wget http://(smtserverip)/repo/clientSetup4SMT.sh
2 .sh clientSetup4SMT.sh https:/(smtserverip)/center/regsvc
burada bize sunucu tarafinda olusturdugumuz SSL 'i kabul ettiriyor.
Sadece "y" ve enter yapip geciyoruz
3. Sonra sh clientSetup4SMT.sh --host (smtserverip)
4. ve suse_register

ardindan tek yapmamiz gereken
yast ile online update

Bu kadar basit.
Sunucu tarafi kurulumu icin yakinda bir post yayinlayacagim (2 dilde).
Ilgilenenlere duyrulur.

P.S: clientSetup4SMT.sh muhabbeti sadece 10.1 ve ustu icin gecerli , bilginize ;)

yeterlilik


Uzun zaman oldu
cok gerildik, cok agladik, cok kizdik, cok anlamadik, cok uzulduk, cok hasta olduk.... Ama gel gor ki o hafta geldi sonunda.
Yeterlilik sinavlari haftasi.
Biliyordum prensesin basarili olacagini, sonuna kadar guveniyordum, sonuna kadar yanindaydim. Basaramasaydi da yanindaydim, herzaman oldugu-m- gibi.
Ama.....
iste bitti. Az once Meric beni aradi ve dediki "Canim ben gecmisim, cikista agladim ben cok" dedi.
Cok sevindim. Icim icime sigmadi. Herkese soyledim, herkes sevindi.

Ve prensesim artik YETERLI

Yeni T2000


Dun ogleden sonra Inanc Abi'yle birlikte egitim bolumune gittik. Hem bizim egitim departmanindan Pinar'a ehliyet sinavina girecegi icin motor videolarini verecektim hem de egitim salonunda bulunan T2000 e bakalim istedim. Sagolsun beni kirmadi benimle geldi.

Arabayla gidecektik tabiki de, baktik ki Connect'in anahtari yerinde yok . Bunun uzerine biz de Transiti aldik. Kullanirken biraz zorlanmis olsam da sorunsuzca gittik geldik.

Geldigimde bir de ne goreyim: uzun suredir bekledigim T2000 ve yeni SUN Disklerim gelmisti.
Hemen Ekran kartini takmak icin bilekligimi hazirladim.
Bilekligimi taktiktan sonra, ekran kartinin girisinin boyunu 2U ya indirdim.
PCIx slotuna taktim.
Disklerini yerlestirdim.
16 GBlik ramlari kontrol ettim
Fanlarini kontrol ettikten sonra, shielded serial console cable i laptopun seri cikisina bagladim.
Guclerini taktim..
SC ye sifre tanimladim ve "poweron" dedim.

Makinem acildi.
0 hata. Super donanim. Buyuk keyif.
Pre-Installed Solaris 10 :)
Simdi ugrasiyorum yeni oyuncagimla.

25.11.2008

alias

Bugun Yucel yanima geldi. Dedi ki: "Diyelim ki bir oturumda bir alias tanimladik. O oturumda o alias'i nasil yokederiz dedi"
Normal sartlarda eger .bashrc mizde yazmiyorsa alias oturum sonunda inaktif olacaktir,peki oturumu kapatmadan bunu nasil yapariz diye merak ettim.

Yeni komutumuz
"unalias"

alias ile yapilan tanimlamalari silmeye yariyor :)

17.11.2008

izledigim filmler

Bugun yepyeni bir liste cikardim.
"izledigim filmler"

Nasilsa hergun neredeyse 1 film izliyorum. O filmleri yazayim. Film hakkinda bilgi almak isteyen arkadaslari bilgilendireyim dedim.

Hayirli Olsun :)

15 Kasim 2008 - 30 km yuruyusu

Cuma aksami saat 17:00 gibi Emre'ye beraber bir fikir attik "Yarin bir yuruyus yapalim" dedik.
Nerdeyse tum arkadaslari davet ettik, ancak cekirdek kadro iki kisi olacaktik - kimse gelmese dahi 2 kisi gidecektik-
Onur'un da kesinlikle katilacagi Cuma gecesi belli olmustu.Hazirliklari yaptik bir gece oncesinden.
Cantaya koyulan malzemeler:
  1. 2 cift havlu corap
  2. 1 havlu
  3. 1 buyuk mendil
  4. 1,5 litre su
  5. 2 biskuvi
  6. 1 ic camasir
  7. Sweat Shirt
  8. 2 T-shirt
  9. Vodka
Hazirliklar tamamdi. Sabah saat 6 da uyandim. Dustan sonra kurulanip hemen cantami alip Umit Usta'ya dogru yola ciktim. Kahvaltimi 2 pogaca 1 cayla yaptim. Onur ve Emre'ye de yolluk pogaca aldim. (2 zeytin 1 ispanakli)

Saat 08:50 de N-City nin onunde bulustuk.
Hemen dolmusa bindik. Yuvacik muhtarinin yanina gittik. Hemen Aytepe'ye cikisimiz ayarlandi.

Saat 10:15 gibi yurumeye baslamistik.
Ilk istikametimiz vadideki barakaydi. Barakaya geldik yolumuz ikiye ayrildi. Dedikki " Menekseye cikalim" Basladik tirmanmaya.
Yolda avcilar, orman gorevlileri gorduk zorlu sayilabilecek ancak cok keyifli bir tirmanisin ardindan ilk molamizi verdik, bir yarim saat sonra da ikinciyi verdik. Ustumuzu degistirdik cunku adamakilli terlemistik.
Yemegimizi yedik, Tang'lerimizi ictik. Muhabbetimizi ettik. Basladik bu sefer de inise.
Yine barakaya geldik saat 14:00 olmustu.
Onur barakada bizi satmaya kalktiysa da gene de bizimle devam etti.
Yuvacigin girisindeki baraja kadar yuruyus yolundan tiris adaim yuruduk. Nerdeyse mola vermeden anayola vardik.

4-5 araca otostop cektik, alan olmadi. Ama en sonunda bir dozere 3 kisi dolustuk Yuvacik'in icerisine kadar gelebildik.
Ilk dolmusla N-City'e sonra da evlerimize ayrildik.

Zorlu ama cok cok cok keyifli bir gezintiydi. Cok eglendik cok sarki soyledik, cok gulduk.
Cok guzeldi....

Sun Solaris Partition Yedekleme

/dev/dsk/c0t10d0s0
8261393
1746851
6431929

22%
/
/proc
0
0
0
%0
/proc
mnttab
0
0
0
%0
/etc/mnttab
/dev/dsk/c0t10d0s5
7034077
3538359
3425378
51%
/var
swap
2449176
24
2449152
1%
/var/run
swap
2456200
7048
2449152
1%
/tmp

Bir SUN Serverimiz var ve uzerindeki bir partitionu makina uzerindeki baska bir partitionuna yedeklemek istiyoruz diye dusunelim. Ve senaryomuzdaki mevcut partition table yukaridaki sekilde olsun.


Yedeklenecek alanlarimiz:


/dev/dsk/c0t10d0s5 => /dev/dsk/c0t11d0s5
/dev/dsk/c0t11d0s0 => /dev/dsk/c0t11d0s0 olsun

Bu durumda yapacagimiz islem cok basit.

  1. mkdir /ufsdump/s0
  2. mount /dev/dsk/c0t11d0s0 /ufsdump/s0
  3. /usr/sbin/ufsdump 0uf - /dev/rdsk/c0t10d0s0 | (cd /ufsdump/s0; /usr/sbin/ufsrestore xf -)
  4. umount /ufsdump/s0

  1. mkdir /ufsdump/s5
  2. mount /dev/dsk/c0t11d0s5 /ufsdump/s5
  3. /usr/sbin/ufsdump 0uf - /dev/rdsk/c0t10d0s5 | (cd /ufsdump/s5; /usr/sbin/ufsrestore xf -)
  4. umount /ufsdump/s5
Bu kadar basit.
Ilk diski digerine sorunsuzca yedeklemis olduk.


12.11.2008

T2000 Disc Failure

2 gun once -pazartesi gunu- Urun Gelistirme'den sorumlu arkadas -Gurhan Kirmizi- beni aradi.
Dedi ki T2000 uzerinde bir sorun var sanirim dedi.
Sistemi inceledigimde sistemin uzerinde c0t0d0s5 partitioninda I/O hatasi aldigimizi gordum.
Hatta w bile calistirdigimizda sistem hata donduruyordu cunku /dev/dsk/c0t0d0s5 partitioni /var 'a mount edilmis ve tamamen bos gorunuyordu.

Sorun cozumu su sekilde sagladi:

umount /var -- partitioni umount ettik
fsck -n /dev/rdsk/c0t0d0s5 -- sorunun boyutunu ogrendik
fsck /dev/rdsk/c0t0d0s5 -- partitionu taradik ve hatalari duzelttik
mount /var -- /etc/vfstab girdisi bulundugundan sistem sorunsuzca mount etti, tum veriler geri gelmisti.

Belki ihtiyaciniz olur ..

Bilginize :)

22.10.2008

lift me up

Moby'i yillardir dinlerim ve gercekten cok severim.
Hareketli parcalarinin disinda , agir sarkilari olsun, vokal secimi olsun, sarkilarina sonradan yaptigi remixler olsun ; essiz muzik yapar bence.

Moby'nin bir sarkisi vardi: Ben Hacettepe Bilgi Islem Dairesi'nde calisirken Kursad'la dinledigimiz, Sinan'in da cok sevdigi bir parca vardi : "Lift me up!"

Cok hareketli, bir o kadar da guzel bir parcaydi bu. Dun ve bugun Moby'nin "Hotel Tour" videosunu izlerken - benim cok sevdigim - Moby'nin de konserde konustugu konularda benimle ayni dusunceleri paylastigina gulumseyerek tanik oldum.

Lift me up sarkisina baslamadan soyle diyor :

"thank you, thank you, thank you ......
Now, I almost feel,that is my duty as an american citizen to apologize for my country.
Because,if you pay attention to the news you'll see America is becoming very dangerous right wing country and its my fear of whats happening to America thats inspired the next song.
Thank you very much...
"


:)

Kaosun Sirlari -- by Maxime Chattam --


Gecenlerde yazdigim bloglarin onemi isimli bir yazim vardi. O yazinin uzerine 3 gun gecmemisti ki elimdeki "Kaosun Sirlari" isimli kitabi bitirdim.Simdi sizinle goruslerimi paylasayim:

Kitap dogasustu guclerin aciga cikmasi ile basliyor ve tamamen keyifle okunacak dogaustu-gerilimlerden oldugu izlenimini veriyor. Ancak yaklasik 100 sayfa okununca kitabin gercekte dogaustu-gerilimle direkt olarak ilgili olmadigi goruluyor. Kitabin apayri bir derdi varmis meger.

Aralarda bir blogdan alintilar yapilyor kitapta, hep ayni blogdan. Tamamen siyasi, tamamen duzen karsiti.

250. sayfaya gelindiginden artik kitapta olanlardan yorulmus ya da alismis olarak buluyorsunuz kendinizi. Olabilecek seyleri ve surprizleri kabaca da olsa tahmin edebiliyorsunuz. Yani kitap alisik oldugumuz macerasi biten kitaplarin tadina yaklasiyor.

Yalniz son 5 sayfasi oyle farkli ki; yani nasil anlatsam ki... O kadar guzel, o kadar surpriz o kadar o kadar alisilmadik, o kadar zekice yazilmis ki. Yani burada ne kadar anlatsam da sanirim bos.Kitap bittiginde elimde oylece kalakaldim. O kadar afallamis, o kadar aptal, o kadar mutlu, o kadar farkli...

Cok guzel bir kitapti. Harikaydi. Herkese oneriyorum, mutlaka okuyun, okutun. Gercekten cok farkli.

Eger Chattam'i ilk cevirilerinden beri takip ediyorsaniz, sunu kesinlikle gozlemleyebiliyorsunuz:

Iyi yazar nedir? Nasil iyi kitap yazilir? Yazarlikta olgunlasma var midir? Bu yeti zamanla kazanilir - gelisir mi ?

Hani Son Samurai'de Katsumoto'nun olurken soyledigi gibi gercekten : "Perfect"

20.10.2008

zekeriya marley

Yaklasik 2-3 ay evvel bobiler.org da bir fotomontaj gormustum.
Hastasi olmustum.
Aslinda resmi linklemek istiyordum ama, olur ya siteden kaldirilir ulasamam diye buraya yukleyeyim dedim.

Bakmaya doyamayacaksiniz



7.10.2008

bloglarin onemi


2 haftadir elimde bir kitap var.Kaosun sirlari.. Polisiye / Gerilim kitaplari okuma merakim -cogu insan gibi- Dan Brown ve Jean Christophe ile basladi. Hala da surmekte. Elimde mutlaka 2 - 3 kitap oluyor ve siklikla turleri birbirine karsimayan kitaplari ayni anda okumayi seviyorum. (Tarihsel arastirma, Polisiye/Gerilim ve Din gibi)
Uzun
zamandir yazmak istedigim bir konuda da dogrusu bu bitirmek uzere oldugum yeni kitap etkili oldu.

Blog nedir? Blogun
gorevi ne olmalidir? Nasil kullaniliyor? Bu tarz tanimlara ve hatirlatmalara girmeyecegim, sadece soylemek istedigim su ki: Bloglarda insanlar yazmak istedikleri her konuda yazmali; bildikleri-paylasmak istedikleri anilarini,gormus-gecirmisliklerini, dusuncelerini ve bilgilerini paylasmali.

Zamanimizda basin ozgurlugunden, haber ve haberci hurriyetinden bahsetmek kesinlikle yanlis ve bos bir iddia olur. Gazeteler,tv ve diger medya araclari tamamen ayni kalemden cikmis gibi gorunen -ki muhtemelen oyle de olan- haberleri bize yayinlamakta. Gercekten olan olaylari, oldugu gibi TARAFSIZCA mertce gosterme gibi bir egilimleri dahi yok. Yani size olayi oldugu gibi anlatmiyorlar, mutlaka kendi fikirlerini de ekliyor,kendi pencerelerinden nasil gorunuyorsa o sekilde gosteriyorlar. sunu diyemiyorlar: "Su sekilde bir olay oldu" Hayir bunu soylemiyorlar, illa da sunu yapiyorlar "Su sekilde bir olay oldu, etkileri bu sekildedir." Bunu kitapta verilen bir ornekle pekistirmek istiyorum.


"Korfez savasini haber yapan bir muhabir, korfez savasinin gecmis savaslara gore daha '''''temiz''' bir savas oldugunu dile getirmektedir. Nedeni de bu savasta bir cok yaralinin olmeden kurtarilabilmis olmasidir. Haberi soyle sunacaktir:"Vietnam'da dort yaralidan biri olurken,bu savasta bu oran sekizde bire hatta onda bire dusmustur. "Ama,onun sunu da bilmesi gerekirdi: Bugunku silah ureticileri, yirmi yildan beri daha az oldurucu ve daha ziyade yaralayici silahlar uretmenin gayreti icindedir.Ve bu neden boyle biliyor musun? Cunku bir olunun dusmana hicbir maliyeti yok, oysa bir yaraliya harcanacak zaman,para,insan gucu ve enerjisi uzun vadede moral bozucu hale geliyor.Bu bilindigi taktirde ,daha cok yaraliya neden olan bir savasi ovmek yerine ,rakamlari daha farkli degerlendirmek gerekirdi".

Chattam derdimi cok guzel anlatmis. Anlasilan sudur aslinda:

Basin ozgurlugu yok!! Basin tarafsizligi hic yok!!

Iste burada devreye bloglar giriyor.Herkes bloglarda bildiklerini gorduklerini paylasmali bence.Ancak o zaman gercekten bilgilenebiliriz

6.10.2008

sudo

Yaklasik 6 ay once bir karikatur gormustum.
Linuxlarda cokca kullanilan "sudo" nun nasil bir isleyisi oldugunu anlatan cok guzel bir karikaturdu.
Asagida :



:)

9.09.2008

Pentagram

Metallica Konserinden beri Pentagrama takmis durumdayim. Videolarini indirdim."Bostanci 2007" Pentagramin 20. yili.

Daha dun gibiydi nasil gecti 20 sene ya :(

2 tane cok guzel sarkisinin sozlerini paylasayim istedim..:

BIR

Ateş, toprak, hava olmuş, yağmur olmuş hayat vermiş sana
Kalbin olmuş, ruhun olmuş, aklın olmuş yol göstermiş sana
Bir ömürlük maceranda hikayeni anlat bana
Ne anlam verdin sen buna? Ruhunda neler var senin?
Korkma ondan bundan. Ne ölümden ne hayattan!
Bu dünyada gördüklerinin hepsi bir, hepsi haktan!
Atalarına malum olmuş, kitap yazmış anlatmışlar sana
İman dahil rehber olmuş, yalan yanlış anlatmışlar sana
Günümüzün dünyasında hepsi aynı
Hepsi hala İsa, Musa, Muhammed, Buda
Neyin varsa bilmiş senin
İnsanoğlu kendini arar. Dünya döner milim milim.
Eğer göçüp gidersen bugün yarım kalan işin var senin.
Korkma ondan bundan. Ne ölümden ne hayattan!
Bu dünyada gördüklerinin hepsi bir, hepsi haktan!
Korkma ondan bundan. Ne cehennem, ne de şeytan!
Bu dünyada bildiklerinin hepsi bir, hepsi Haktan!

Lions In A Cage - Pentagram

wish that i had been born long before
my brother's got me up against the wall
of my siblings i'm the lucky one
left alive here where there is no sun
i was put here at the age of four
fifty odd years spent behind a door
one more day and i will be the king
people will believe it, they'll believe in anything
see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage
thirteen yards of dusty dungeon floor
is the longest path i've walked before
they took me out into the glaring sun
and still they tell me i'm the lucky one
single out the weak link in the chain
a generation damaged in the brain
i'll lift my head up high and see the sun
and then when it's my turn, i'll make sure that i spare no one
see the lions in the cage, see the victims of the rage
lions, lions in a cage, fifty years behind a wall
lions, lions in a cage, see those lions in the cage
whose hands are these? they reach in and take my own life
with my hands... but i've killed my brothers, too.
when i had to.
i have no doubt. i have no soul. whose hands are these?
who took away the light? who has the right? who gives a damn!
"do what you will" shall be the whole of the law!

19.08.2008

pidof

Bugun RSS Feedleri gezerken cok guzel bir komutla tanistim.
"pidof"
Aslina bakilirsa cogu insana cok gereksiz gelebilir ama, bence gercekten faydali bir komut. Temelde su isi yapiyor.:
ps auxw dedigimizde bildiginiz gibi surecleri goruyoruz. Bu surecler arasindan bir uygulama ya da servisi arayacaksak grep ile birlestirip

ps auxw|grep surec_adi seklinde calistiriyoruz.

Eger sadece surec numaralarini alacaksak (PID) bu da yeterli olmuyor, bir de awk kullanmamiz gerekiyor.

ps|grep|awk

Bunlarin hepsinin yerine kullanilabilecek bir komut pidof.

pidof sshd dedigimizde sshd servisinin tum sureclerini goruyoruz.
Bu komutu kill ile birlestirerek servisin tum sureclerini teker teker oldurmek yerine sirayla ve de topluca da oldurebiliyoruz - killall dan bahsetmiyorum-.

Ancak en ilginc olan ve aklima takilan pidof komutunun bir link olmasi.
# whereis pidof

(Burasi cok ilginc)

# ls -l /sbin/pidof
lrwxrwxrwx 1 root root 8 Feb 28 15:40 /sbin/pidof -> killall5

???


17.08.2008

babamin kazasi

3 Agustos Gunu babam Fethiye Katranci'da baliga giderken kayaliklardan dusmus.
Yaklasik 45 dakika kadar kimsenin olmadigi bi koyda yardim icin bagirmis. En sonunda da "Moby Dick" dedigimiz bir abimiz teknesiyle sesi duyup gelmis.
Babami ilk once tanimamis cunku babam kendini bayagi dagitmismis. Babama demis ki: "Abi sen bekle ben 3-4 kisi daha alip geliyorum hemen". gercekten de kisacik zamanda geri donmusler ve babami Katranci kamp yerine goturup karaya cikarmislar. Anladigim kadariyla babami kurtaran ekibin icinde pratisyen doktor da varmis.
Babama ilk mudahaleyi gayet dogru bir bicimde yapip hemen ambulans cagirmislar.
Annem beni arayip haber verdiginde ben arkadasim Mahir'le beraber manti yemis Degirmendere sahil yolunda dolasiyordum. Ilk once ne yapacagimi bilemedim. Kurtulus'la konusup yola ciktim. Fethiye devlet hastanesine gittigimde babam Beyin Cerrahi'de yatiyordu. Beyin Doktoru Fikri Yetkin, Ortopedi Doktoru Halit Arikan, Goz Doktoru ise Zeynep Kaya'ydi.
Fikri Yetkin cok ama cok ters bir adamdi, ortopedi doktoru ise son derece bos, insanla konusmasii bilmeyen acayip bir adamdi. Hatta ben gittigimde babami taburu etmeye kalkmislardi. Oysa babamin sadece sol bacagi biraz oynuyordu. Hicbir sekilde hareket edemiyordu.

Hastanede 1-2 gun daha kalmasini ancak Bashekim yardimcisi Hasan KAYA ile konusup kalmasini ayarlayabildik. Hani denir ya, "Hasta haklari, doktor secme hakki, Turkiye'de saglik imkanlari" hepsinin yalan dolan oldugunu da boylece gormus olduk.
Bize goz doktoru sayin Zeynep Kaya'nin ozellikle onerisi "Babanizin yuzunun sol tarafi icin acilen plastik mudahaleye ihtiyaci var, eger plastik mudahale yapilmazsa gorme kaybi yasayabilir" tanisi uzerine babama 9 Eylul Hastanesinden Adnan Menderes'ten ameliyat ayarladim.
Sonra da apar topar ambulansla Izmir 9 Eylul'e geldik.
Renault Traffic marka ambulansla ciktigimiz yolculuk tam bir kabus gibiydi ve inanin Ford Transit ambulanslarla aralarinda daglarca fark var -biz yapiyoruz diye soylemiyorum -

Kabus gibi yol nihayet bitti. Ambulanstan asagiya belgelerle atladim, babamin yatis islemlerini hallettim. Sansimiza Toros isimli genc ama cok iyi ve dinamik bir acil doktoru bizimle ilgilendi ve 8 rontgen ve BT den sonra, MR cekildi ve babamin son durumu ortaya cikti.




Sol alin - kas - elmacik kirik
Sol yanakta 20 taneden fazla dikis ve doku kaybi
Sol omuz-koprucuk kemiginden ayrilmis
Sol arka femurdan bobrek ustune kadar morluk ve parcali kirik (yurumeye engel degil ancak bir sure yurumemesi lazim dediler)
ve en onemlisi Sag kolda ve bacakta hareket yok.

Bu duruma tedaviyi son olarak omurilikte buldular. Babamin dusmeden once olan boyun fitigi travmanin etkisi ile artmis ve omurlara cok ciddi baski yapar hale gelmis.Bu yuzden ameliyat gerekebilecegini belirttiler.
Bunun uzerine Prof. Dr. Nurullah Yuceer gelerek bizzat ameliyat onerdi. Zaten anlattigim gibi babamin yuzunun sol tarafi bayagi dagilmisti. Tabiri cayizse tam terminator gibi olmustu.
Babam oi gece dusundu tasindi ve "ben ameliyat olacagim "dedi. 10 Agustos gunu hayatimda ilk kani babama vermek uzere kan bankasina gittim, hem ben kan verdim hem de kan verecek arkadaslari ve aile dostlarimizi organize ettim.
Babam 11 agustosta ameliyata girdi.
Tam 5,5 saat surdu operasyonlar. Iki ameliyati da bir seferde cikardilar.
Babam geldiginde yuzunun sol yani kapaliydi ve bir boyunluk takiyordu. Ama ne yazikki yine sag tarafinda hareket yoktu.
Doktorlar 2 tane MR cektiler ve dediler ki: "Ameliyatta ters giden bir durum olmadi, babanizi eli fizik tedavi ile duzelecek".

Yanina gittigimde Nurullah hoca beni karsiladi ve bana son derece aciklayici oldu. Herseyi teker teker tane tane anlatti. Son derece iyi ve isine hakim bir hoca oldugu bu sekilde belli oldu. Fethiye'de sizden -kendi bilgisizlikleri yuzunden sizi - azarlayarak kacan doktorlardan cok farkliydi. O zaman icimden tekrar dedim ki: "Dinleyen, anlatan aciklamaya hazir kisiler bilgilerinden daha emin, yaptiklarini ayaklari yere daha saglam basar bicimde yapiyorlar demekki"........

Hersey yeniden iyi olma yoluna girdi.

Babam bizi cok korkuttu, ama simdi daha iyi. Sukur ki hayatta, sukur ki kalici bir hasari olmayacakmis.

2.05.2008

Foil, foiler , foilest




Yakin zamanda Meska ucurtmadan Thunderbird 2.2 modelini aldik.
Gorunusu cok sempatik ve boyutlari 230 x 82 cm. Yani oldukca buyuk.
ilk denemeyi Ahmet, Emre, ben yaptik herzamanki gibi. Ozellikle kuvvetli ruzgarlarda gercekten hissedilir bicimde cekiyor ucurtma ve bu bizi daha da deli ediyor.
Muthis bir sesi, kullanim ve toparlama kolayligi ve ergonomik tutma seritleri mevcut.
Alet gercekten de cok keyifli ve sunu dedik hep beraber "Iyi ki almisiz, ama bu yakinda bizi kesmeyecek..."bakalim gercektende kesmeyecek mi :)
Ama sunu da soylemem gerek : kamikazeleri cikarmaz olduk . hersey cok guzel cok keyifli.

Yasasin Thunderbird 2.2 yasasin Meska ucurtmadan Ahmet Bey !!!!


24.04.2008

23 Nisan, Nese doluyor insan ...

23 Nisan tatildi.
21 Nisandan basladik hazirliklar. Cunku arkadasim Serkan Uzan gelecekti Sakaryadan. Hatta ustune bir surpriz gelisme daha oldu. Yine Sakarya'dan Erdinc gelecgini soyledi. Boylece misafir sayim 2 ye cikti.
Serkani en son askere gitmeden gormustum. Ama Erdinci gormeyeli baya bir zaman oluyordu.Ikisinin uzun zamandir tanismasini da cok istiyordum.
Once Erdinc geldi. Onu karsiladim, sonra biseyler yemek icin pidecime gittik. Dolunay Pide (Degirmendere oneririm :) )

Yemegimizi yerken Serkan "ben geldim" demek icin aradi.
Apar topar onu almaya gittim. geldiginde onun da yemegi hazirdi. Yemeklerimizi yiyip eve gectik.
Evimi cok begendiler. Zaten bayragimi 2 gun onceden takmistim. Cok da guzel olmustu.

Beraber eve gittik hazirlik yaptik ve aksam birseyler ictik beraber, sohbet muhabbet girla gitti.
"Click" filmine basladik ,ama Erdincin uykusu geldi ve uyudu kaldi. Ama Serkan beni herzaman oldugu gibi hayal kirikligina ugratmadi ve filmi bitirerek yatti.

Sabah oldugunda ise ne yapacagimiza karar veremiyorduk.En sonunda dedik ki Izmite gidelim. ama nerden geldiyse benim aklima saclarimi kesme fikri geldi.
Arkadaslarla sacimi kesmeye koyulduk. Dogrusu ben kestim Erdinc de olmus mu diye bakti.
Tam "Esek Trasi" olmustu.
Aksama dogru Erdinc kizarkadasini ziyarete Bursaya gidecegini soyledi. Biz de onu bindirip Serkan'la sehir merkezine gittik. Biraz gezdik. Sonra da Serkani bindirdim otobuse ve evime dondum.
Cok guzel bi 23 nisandi. Arkadaslarimi cok ama cok ozlemisim :)

Sabah oldugu

21.04.2008

I. FO Ucurtma Senligi


Haftasonu en yakin arkadasim, dostlarimdan , cok onemli kisi "Meric" geldi. Rapor yazmam gerekiyordu. Ford Otosanin isleri de vardi. Isleri kismen de olsa hallettim, ama genelde onunla zaman gecirdim tabiki de.
Cumartesi uyanma,kahvalti Coupling, izmit ,calismalar vs derken ruya gibi gecti. Pazar gunu de is arkadaslarimla Bruch ve ucurtma icin sozlestik.
Pazar sabahi uyandik, banyo vs derken apar topar evden ciktik, cunku gec kalacaktik.Yolda ben bunu dusunurken,bir yol agzinda acemi bir bayan Fiat Punto ile donmeye calisiyordu.
Bir baktim icinden Yasar Sarcan ve esi Binnur ciktilar. Dediler ki 'hadi atlayin' beraberce gule oynaya gittik SekaParka.
Arkadaslar yavas yavas geldiler ve kahvalti basladi, Cok guzeldi gercekten de. Demet biraz keyifsizdi ama onu da anliyorum !!! ;)
En sonunda kahvalti bitti ve hep beraber ucurtmalari alarak ucurtma tepesine dogru yollandik.
Bekledik bekledik ama ne yazikki ruzgar yok denecek kadar azdi.
En sonunda Aytepe diye isimlendirilen tepeye gitmek icin karar ladik ve yola ciktik. Biz yine Yasar'in arabasina bindik. Gule oynaya gittik. Ama yol gercekten bitmiyordu. Sonunda vardik varmasina ama yolda perisan olmustuk bir kere :)
En sonunda ucurtmalari cikardik ve basladik ucurtmalari ucurmayi denemeye. Ruzgar dengesizdi ama gene de keyif aldik.
En sonunda ucurtmalarimizi toparlayip gitme vakti gelmisti, cunku herkesin isi vardi ve Meric de yola cikacakti.
Bu sefer Senol'un Broadway marka arabasina bindik. Senol yol boyu arabayi nasil tamir ettirdiginden ve nasil memnun oldugundan bahsedip durdu. Onde Senol ve Kerem Kanneci arkada ben ve Meric gidiyorduk otogara dogru.
Tam hersey yolundaydi -otogara da 10 km yol kalmistik ki- birden arabanin debriyaj telinde bir sorun peydah oldu. Yolda kalmistik.
Orada tam 2,5 saat zaman gecirdik. En sonunda birseyler yemeyi akil ettik oradaki lokantalarda - tam olarak kaldigimiz yer Kullar'in girisi Yuvacik cikisiydi-
Saat 17:32 de izmit otogarina girebilmistik. -bizi oraya kadar tamirci eleman getirdi,160 km hizla- Baktik ki Yalova Turizm otobusu yola cikiyor tam. Elemanlar da "Ankara, ankara diye bagiriyor." Meric'i hemen bindirdik otobuse. Sonra da Keremle beraber Keremin Kavsut'taki evine gittik. 2-3 bira ictik. Nihayet eve donebildim.
Haftasonundan kalan :
Meric,Biraz is, Coupling, Ucurtma, Gunes yaninklari ve bacakaramda cikmis olan -kanama derecesindeki- pisiklerdi..
Gene de cok eglenceliydi... :)

dolapdere biggang


Emrenin esi Demet bigun dedi ki: "Dolapdere Biggang geliomus.. Gidelim mi dedi?" Ben aslinda cok sevmem Dolapdere Biggangi ama dedik ki "ok". Malumunuz izmitte yapacak cok bisey yok.Hem gitmesem ne yapacagim ki? Evde yalniz basima oturacagim kitap okuyacagim.
Dedimki gdieyim bari. Neysem bileti Emre getirdi sagolsun. Carsamba aksami oldu. Isten eve dondum, gitmek icin hazirlanmaya koyuldum. Dus aldim,yemek vs derken saat bayagi ilerledi.Sonunda saat 8 gibi durakta olmustum. Ama bekliyorum bekliyorum minibus gelmiyor.
Saat 8:35 gibi minibus geldi. Minibuste yanina oturdugum elemana sordum yeri, o da dedi ki "Vilayetin orda inmen gerekiyor, ben de orda inicem dedi." Konustukca birbirimizi tanimaya basladik. O da Ford otosan da calisiyormus. :) Saat 9:05 gibi izmitte indik minibusten. Konusa konusa Izmit Yuruyus yoluna kadar geldik. Sonra da ben ayrildim "Maas" ismindeki mekana gittim. Baya bekledikten sonra saat 10:15 gibi grup cikti.
Simdi olanlari oldugu gibi anlatayim. Grup ciktiginda halihazirda 1 bardak vodka ve 2 bira icmistim. Ama Demet ve Emre tam eglenecek havalarindaydilar. Eee bana da havalarini bozmak yakismazdi. Basladik oynamaya. -ki hic sevmem ben oynamayi-dans etmeyi- Soyle sooleyeyim : "Deli gibi dans ettik. It gibi terledik". Eve giderken az kaldi usutecektim. Cok eglenmistim o gun. Hala da aklimda eglencemis.
Cok sevdim onlarla eglenmeyi ....

11.04.2008

Ford Otosan - Istanbul Resitalleri



Dun aksam Ford Otosan'in sponsor oldugu Istanbul Resitallerinden "Teo Gheorghiu" nun piyano resitaline gittik.
Hersey oldukca spontan gelistik dogrusu. Carsamba gunu gidisimiz sadece teoriden ibaretken,dun Kerem ise takim elbisesiyle gelince hersey biranda ciddiye bindi. Boyle olunca hemen Senol da biletleri ayarladi ve bir yandan da Ford Otosan Golcuk yerleskesinden bizi Istanbula MKM ye goturecek servis ayarlamaya koyuldu. Saat 17:30 gibi olaydan tamamen umidim kesilmisti cunku Insan Kaynaklari servis olayini halledip halletmediklerini soylemek icin dahi bize donmemisti.

Ben de Cengiz ve Kivanc kardeslerle plan yaptim. Dedik ki : "cikariz isten yemegi yeriz, Degirmenderede'ki evime geceriz. ikiser bira icer keyif yapariz muzik dinleriz" Tam olayi Kivanc kagida cizecekti ,ben de UML e aktaracaktim ki, Insan Kaynaklarindan "Araci hazirladik, aracin hareket saati 18:15 tir" diye telefon geldi.

Cok zor bir durumdu. Ya konsere gidecegim arkadaslarimi satacaktim ya da Cengiz ve Kivanc kardesleri satacaktim. Ama simdi soyle de bir durum vardi Cengiz ve Kivanc'la herzaman icebilirdik ama herzaman adam gibi Bach - Mozart dinleyemiyorduk.

Yerin dibine girerek arkadaslardan ozur diledim. Saat 18:10 da aracta hazirdik. Yola ciktik 18:20 de. Saat 20:15 te ancak MKM ye gelebilmistik. yapacak birsey yoktu ne yazikki. Bekleyecektik.
Ikinci yarida girebildik resitale .Ne yazikki Bach kacmisti. O kadar ozlemle bekledigimiz, izlemek icin onca kilometre yol teptigimiz Bach'i kacirmistik :(
Dolayisiyla biz de kendimizi fuayede dagitilan sarapla teselli etmeye calistik. -Doluca ictik Delicesine-

Dun bitti. Guzel bitti.
Keyifliydi hersey, hepimiz yorgun ama mutluyduk.

10.04.2008

Kahvalti - Ucurtma - TCG - Saganak - Don

Gectigimiz haftasonu pazar gunu Emre ve esi ile once Izmit SEKA-Parkta brunch,sonra da ucurtma ucurmak icin sozlestik.
Pazar sabahi oldugunda havanin guzelligine hayran kaldim. Ne cok sicak ne de cok soguktu. O kadar guzeldi ki..Hemen ucurtmayi hazirladim ve SEKA- Park 'a dogru Degirmendere'deki evimden yola ciktim.
Izmit'e yaklastigimda kara kara yagmur bulutlarinin sehre yaklastigini gordum. Ama hicbisey beni yolumdan alikoyamazdi.Yola cikmistik bi kere.. Esofman-spor ayakkabi- sweatshirt, tabi en onemlisi de ucurtma..
Hersey hazirdi. Bitek arkadaslar eksikti.
Neyse uzatmayayim. Kahvaltiyi Kerem, Onur & esi Zeynep , Emre & esi Demet , Ben yaptik. Guzel bi kahvaltiydi.Ama sonrasi cok daha guzeldi. :) Kahvaltidan sonra hemen "Ucurtma Tepesi" diye adlandirilan tepeye ciktik. Basladik ucurtmamizi ucurmaya ...
Cok guzeldi, Cok eglenceliydi. Yaklasik 2 saat ucurtma ucurduk. Birsuru resim cekildik.. Eglencemizin en sonu ucurtmanin ipinin kopmasi ile sona erdi...
Emre'yle Kerem ucurtmayi toplarken,biz de Onur'la basket sahasina indik ve basket oynadik. Zaman eve gitme zamani olmustu. Emre ve Demet ayrildilar. Ama benim eve gidesim yoktu..
Ben de TCG Muzesine gidip denizaltiyi gezmeye karar verdim.
Muzeye gittim Denizaltiyi gezmeye koyuldum. Kendimden gecmis herseyi unutmustum. O kadar unutmusum ki, disarida havanin kapali oldugu Tamamen aklimdan cikmis. Su yuzeyine ciktigimda deli gibi bir saganak oldugunu gordum..

Kosar adimlarla ilk gordugum kamelyaya attim kendimi.Ama ne fayda...Gittikce islaniyordum. Yagmurun dinmesini -hatta yavaslamasini beklemeden, vapur iskelesine kosmaya karar verdim. Kosmasina kostum ama vapur seferleri iptal olmustu. Ikinci buyuk fiyaskoydu bu.
Son bir gayretle kendimi dolmus duragina attim, sansima dolmus da vardi. Dolmusa bindigimde aci bilancoyla yuzlesme zamani gelmisti. Donuma kadar islanmistim.
Yapacak bisey yoktu, bu sekilde gidecektim. 20-25 dakika sonra eve gitmek icin caddede indim ve eve yurudum.Tam anlamiyla fare gibi olmustum, usuyordum.
Eve varinca ustumu cikardim hemen. Ic camasiri elime alip siktigimdabir bardak su cikti. Demekki cidden cok islanmistim.Tum esyalari kurumalari icin astim. Sonra sicak bir banyo yaptim , gunun guzelligini, yaptiklarimi, islanmami herseyi dusundum..
Guldum. Alisiyordum bu sehre. Alisiyordum arkadaslarima. Seviyordum burayi, herseyini, her durumda...
Gectim bilgisayarin basina ve yaptiklarimi arkadaslarima anlatmaya koyuldum....

  • http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=80904
  • http://www.denizaltici.com/submarine-type-tang.htm

Rasputin


Milliyet.com.tr de gezerken Rasputinin resmini gordum.

Dedim ki : “Bir bakayim,kimdir bu Rasputin, nedir, ne degildir??”

Linkini de veriyorum. Guncel bilgilere oradan ulasabilirsiniz ….

http://tr.wikipedia.org/wiki/Grigori_Yefimovi%C3%A7_Rasputin

Bir de milliyetin soyle bir yazisi vardi.

1869-1916 yılları arasında yaşayan Rus Grigori Rasputin ölüm konusunda oldukça deneyim kazanmıştı. İlk olarak 10 kişiyi öldürebilecek kadar zehir verilen Rasputin, daha sonra sırtından vurulmuş, ancak tekrar kendine geldiği gelince 3 el daha ateş edilmişti. Rasputin’in hala yaşadığını gören katilleri, bu kez sopalarla onu dövmüş, daha sonra da donmuş bir nehire atmışlardı. Bu noktadan sonra Rasputin’in öldüğü tahmin ediliyor.

"